Alfa Kralının Altın Mührü

Her sinir ucum yanıyordu, onların zevki kader işaretimiz üzerinden bana zorla ulaşıyordu. Eski sevgilimin elleri başka bir kadının üzerindeyken hissettiklerim doğrudan bana geçiyordu, kurt içimde vahşice çırpınıyordu, istenmeyen hisler dalga dalga üzerime akıyordu. Sessiz kalabilmek için dudaklarımı kanayana kadar ısırarak yere kıvrıldım, onların yakınlığı zihnimi ve bedenimi merhametsizce işgal ederken çaresizdim.
"Dur," diye yalvardım, gözyaşlarım yüzümden akıyordu. "Bunu durdur."
Ama gerçek işkence mi? Bağla savaşmaktan bitkin düşüp nihayet uykuya daldığımda, onu - eski sevgilimin gelecekteki kayınpederi Blake'i - rüyamda görmekti. Fırtına bulutu gözleri erimiş altına dönüştü, beni duvara yasladığında aramızda bir santim bile yoktu. "Sen benimsin," diye kulağıma hırladı, dokunuşu işaretimi gümüşten altına çevirirken zevk acının yerini aldı.
Yasak olanın ne olduğunu tarif etmek yetersiz kalır. Genç oğlunu eğitirken, kızının nişanlısının işaretini boynumda taşıyorum. Jackson, siyasi hırsları uğruna kader bağımızı reddederek beni güç için ihanet etti. Bu arada, babam işlemediği bir ihanet suçundan hapiste yatıyor ve Blake onu kurtarmak için tek şansım olabilir.
Bir gün onun altın iplikleri Jackson'ın gümüş iddiasını tamamen siler mi? Aramızdaki bu bağ kader mi yoksa felaket mi? Bazı işaretler gümüşle, bazıları altınla yazılır - ama en tehlikelileri günahla kazınır.