Nadir Erdemler
Keira'nın Bakış Açısı
Adam mektubu açarken içimdeki endişe bağırsaklarımı düğümlüyor. Mektup, Prenses Lyna'nın istediği gibi kralların dikkatini çekti, ama yazdıklarım yüzünden başım belaya girecek.
"Tebrikler, Silverthorn Prensesi. Krallarımızın dikkatini bir mektupla çeken ikinci yarışmacısınız." Adam duyuruyu yapar yapmaz Prenses Lyna adeta zıplar.
"Evet! Biliyordum!" Heyecanla bağırır. "Etkilenmiş olmalılar!"
Adam başını sallar. "Tabii ki etkilendiler. Dövüş becerilerine ve cesaret yeteneğine sahip bir kadın nadir bir cevherdir. Melek krallara düello teklif edecek kadar cesur olmanızla gurur duymalısınız. En iyi şövalyelerimiz bile bunu yapmamıştı, inanın hepimiz merak içindeyiz." der ve Prenses Lyna donar kalır.
İleriye doğru yürüyüp mektubu adamın elinden kapar. Mektubun içeriğini sessizce okurken ağzı şaşkınlıkla açılır.
Eğer Prenses Lyna beni ilk gün bu mektubu yazmam için zorlamasaydı, dövüş becerileri ve cesaret testi teklif etmezdim. Prenses Lyna'nın cesaretini ve kılıç becerilerini kanıtlaması için melek krallarla bire bir düello istedim. Gerçi bu becerilere sahip değil, ama amaç melek kralların onu tanımasıydı.
Şimdi meydan savaşında onları karşılayacak çünkü meydan okumayı hevesle kabul ettiler.
"Majesteleri Kral Fenris, Kral Conrad ve Uzun Garren, cesaretinizi görmek için sabırsızlanıyor, Prenses Lyna. Düello yarından sonraki gün gerçekleşecek." Kralların asistanı cesaret verici bir gülümsemeyle bilgilendirir. "İhtiyacınız olan herhangi bir şeyi söyleyin, sarayımız size memnuniyetle sağlayacaktır."
Lyna, elindeki parşömene uzun süre baktıktan sonra asistan ve Lady Doria'ya bakarak cevap veremeyecek kadar şaşkın görünüyordu.
"Ben . . . . ben -" diye kekeler ama mektubu kendisinin yazmadığını itiraf etmenin daha fazla sorun yaratacağını fark eder.
"Düelloyu dört gözle bekliyorum." titrek bir sesle söyler.
"Size bol şans diliyoruz." Ev sahiplerimiz gülümser ve odadan çıkarken izin isterler.
Ev sahiplerimiz kapıyı kapatıp ayak sesleri kaybolduğunda üzerimde üç yoğun bakış hissediyorum. Lisa, ellerini beline koymuş, öfke ve şüphe dolu bir duruş sergiliyor, Helen ise yumruklarını sıkmış, sanki beni dövmeye hazır gibi. Prenses'in gözleri öfkeyle parlıyor ve kararlı adımlarla ilerliyor. Parmak uçlarından kurt pençelerinin çıktığını görünce vücudum geriliyor.
"Sen zavallı insan . . . melek krallarla düello yapmayı kim istedi? Ne kadar güçlü olduklarını biliyor musun!" Öfkesi patlar.
"Güzelliğinizden o kadar etkilenecekler ki size zarar vermek istemeyecekler, majesteleri." diye açıklarım ve o durur, yüz hatları farkındalıkla yumuşar.
"Ve maçı iptal mi edecekler?" Ağır şüpheyle sorar.
"Tabii ki hiç kimse melek krallara karşı bir dövüş maçını kazanmanızı beklemiyor. Ama zaten onlara düello teklif ederek cesaretinizi kanıtladınız, daha önce kimsenin yapmadığı bir şey. Güzelliğinizi gördükten sonra size zarar vermek istemeyecekler, bu yüzden maç sırasında güvende olacaksınız." Açıklarım.
Fikri kısa bir süre düşündükten sonra başını sallar. "Haklısın insan. Tek yapmam gereken en zarif elbisemi giyip ortaya çıkmak ve hepsi beni öpmek isteyecek, savaşmak değil." der ve mutlu bir gülümsemeyle ben de başımı sallarım.
İşlerin farklı sonuçlanabileceğinin ve ölebileceğinin farkındayım. Ama güzelliğinin cazibesine olan inancı tam, bu yüzden melek krallar daha fazlasını istemeye karar verirse tamamen suçlu olmayacağım.
Bu aynı zamanda üç kralı da görme fırsatım olacak. Prenses Lyna'nın güzelliği ve kraliyet statüsünden etkilenmeleri fikri hala beni kıskançlıkla dolduruyor. Kendimi belaya sokmadan önce zihnimi meşgul edecek bir şey bulmalıyım.
"En büyüleyici elbisemi o gün için saklamalıyım, burada kalın ve kıvrımlarımı en iyi tamamlayan elbiseyi seçmeme yardım edin." Prenses Lyna, Lisa ve Helen'i işaret ederek büyük dolabı açmaları için acele ettirir.
Artık bana ihtiyaç olmadığını varsayarak Margret'i aramaya çıkarım. Melek kralların karakterleri hakkında ondan daha fazla bilgi alabilirim.
Seçilen gelinleriyle evlendikten sonra eşlerini bulurlarsa ne olur?